12 Nisan 2010

Fes Başıma, Fes Başıma !!!

Bu yazımızın konusu, şahsım adına son derece ilginç bir tespit içeriyor. Bir ülkenin adının, o ülke dilinde oluşumuna çok güzel bir örnekten bahsedeceğim. Hemen birkaç örnekle yazımızın içeriği hakkında fikir verip asıl konuya değinmeye çalışayım isterseniz. Örneğin, İngilizcesi "Germany" olan ülkeye, kendi ülke halkı "Deutschland" demektedir ama ülkenin genel adı "Germany" dir.. İngilizlerin bu ülkeye Germany demesinin sebebi, German ırkından olan insanların yaşamasından dolayıdır. Peki biz neden bu ülkeye Germany ya da Deutschland ile alakalı biri isim değil de, "Almanya" demişiz?? Sebep çok açık. Bu ülkeye arapçada "Almanya" deniyor da ondan. Aynı örneği Belçika için de söyleyebiliriz. Hemen hemen bütün dünya dillerinde bu ülke "Belgium", "Beligie", "Belgequie" gibi isimlere sahipken biz aynı arapçada olduğu gibi "Belçika" demeye başlamışız. Bu örneğe uymayan ve bizi bütün dünya dillerinden ayıran ilginç bir ülke var ki, bu ülke bu yazımızın konusunu oluşturuyor...

08 Nisan 2010

Toss Up

Çocuksunuz, yakın bir arkadaşınızla berabersiniz, aklınıza bir fikir geldi ve onu yapmak istiyorsunuz ama aynı şekilde arkadaşınızın da bir fikri var ve o da kendi zihnindeki şeyi yapmak istiyor.. Anlaşmazlık gün gibi ortada ve bunu çözebilecek birkaç geleneksel yöntem var.. Bunlardan ilki "taş-kağıt-makas" oyunudur ki detaylarını uzun uzun yazmaya gerek yok.. Bir diğer çözüm önerisi "yaş mı? kuru mu?" diye tabir edilen, bir taşın bir yüzüne tükürülmesi ve taşın havaya atılması ile soruna çözüm sağlanmaya çalışılan geleneksel ve basit bir yöntem.. Benim bildiklerim arasında son bir metod daha var ki, tüm dünyada en yaygın kullanılan yöntem budur diye tahmin ediyorum.. Evet sizlerin de tahmin edeceği gibi son yöntem de yazı-tura ama hiç düşündünüz mü bu yazı-tura nedir, nereden gelir nereye gider.. "Yazı" yı anladık da tura ne demek oluyor??? Merak ediyorsanız buyurun yazının devamına alayım sizi...

Quidquid Discis, Tibi Discis

Yeni bir blog sayfası açarken en zorlu süreçlerden birisi, blog sayfasına bir "adres" bulma aşamasıdır. Daha önceki blog sayfasında böyle bir sorunum olmamıştı, kendi kullanıcı adıma olan sayfalar dünyanın her yerinde büyük ihtimalle bana ait. Ne zaman bir domain ya da e-mail hesabı alacak olsam, kendi kullanıcı adım "uygun" bir pozisyonda beni bekliyor. Ama bu kez durum farklı oldu. Bu kez bir format üzerinden yazmayı düşünüyordum ve bu formata uygun isim bulmak hiç de kolay olmadı. Sonra aklıma birden bire "fi tarihi" deyimi geldi. Hepimizin günlük hayatta bir şekilde kullandığını düşündüğüm bu tanımın blog sayfam için ideal olduğuna kanaat getirdim. İyi ama, günlük yaşamda da kullanılan bu "fi tarihi" deyimi nereden gelir, tam olarak neyi simgeler, ne zamandan beri kullanılır hiç merak etmediniz mi?? Evet çok merak ediyorum ama bizleri aydınlatan kimse olmadı bu güne kadar diyorsanız sizleri yazının devamına davet ediyorum...

Proto

Öncelikle ilginç bulacağınızı düşündüğüm bu yeni blog sayfasına hoşgeldiniz diyorum. Fazla uzun yazıp başınızı ağtırmak istemem.. Sadece bu blog sayfasını neden açtım, bu blog sayfasında neler paylaşmaya çalışacağım gibi konulara değinip hemen aranızdan ayrılacağım..